|

 Dil ve Anlatım

Paylaş:
”Bu bi takım oyunu ıı ıııı”

Dil ve Anlatım lise müfredatında olunca, dil ve anlatım olmaktan çıkar mı? Heidegger bunu felsefe için sormuş. Gyles Brandreth ise, 80’lerin başına yaptığı bir araştırmada yaşamımız boyunca ortalama 860.341.500 kelime konuştuğumuzu tahminliyor. Sayı gerçekten buysa, okuduklarımızı ve yazdıklarımızı da eklediğimiz senaryoda dil ile girdiğimiz etkileşimi bir düşünün. Düşünce aşamasında kalan, soyut dil etkileşimlerini de hesaba katmış olalım; çünkü bir hayal kurduğumuzda dahi bunu ana dilimizde kuruyoruz.

Pandemi döneminde uyum sağlamak için çaba sarf ettiğimiz dijital etkileşimler; jestlerin ve mimiklerin yerini kilometrelerce ötedeki ekip arkadaşlarımızla aldığımız toplantılara, uygulamalar üzerinden gönderdiğimiz emojilere bıraktı. Bu yüzden, yazılı ve görüntülü iletişimin gerektirdiği kalite gökyüzüne yükseldi.

Yalnızca harflerin ve noktalama işaretlerinin olduğu bir iletişimde ekip arkadaşlarımıza nasıl daha iyi hissettiririz? Soru işareti ve nokta koyulmayan cümlelerin mesajı alan tarafa daha iyi hissettirdiğine dair bir araştırma okumuştum, belki buradan başlayabiliriz. Fakat, konu yalnızca noktalama işaretleriyle bitmiyor. Ekip arkadaşımızdan bir yardım istemenin yahut ekip arkadaşlarımıza bir iş vermenin o kadar çok yolu var ki, hesaplamaya kalksak hangi sayının nasıl bir kombinasyonu olurdu kestirmesi çok güç.

‘’Bunu yap, ardından şuna geç.’’

‘’Sen çöz, bana iletirsin olur mu?’’

‘’Sen halledersin! Bana raporlamayı unutma!’’

‘’Bununla ilgilenebilmemiz mümkün olabilir mi?’’

Eminim ki sizin de aklınıza onlarca örnek geldi. Peki hangisi ekip arkadaşınızın duygusuna daha çok hitap ediyor? Hangisi, sizde birlik duygusu uyandırıyor? İşte dijital iletişimin sırrı burada yatıyor.

Öyle ki, bu dönemde tanışıp da görmek için can attığımız, ‘’Ayağı ne kadar uzun acaba?’’ diye merak ettiğimiz birçok yeni arkadaş edindik. İşin şakası tabii, ama ana dilimizi kullanmadan yaptığımız bir iş olsa dahi; ekip arkadaşımızdan beklentilerimizi, ona verebileceklerimizi imleyen dil ve anlatım çerçeveleri bizi bazen o kadar iyi hissettiriyor ki, kendimizi bir topluluğun ya da bir işin önemli bir parçası gibi hissediyoruz. Konu da buradaki sosyal psikolojide yatıyor: Birlik olmak, birlikte yapmak.

Sıfırdan Globale yolculuğumdaki dijital iletişimimde ekibin bana kattıklarından biri şu soruları kendime sormam oldu:

  • Yazdıkların/konuştukların anlatmak istediğini tam olarak karşılıyor mu?
  • Bunu yazdığında ekip arkadaşın ne düşünecek/hissedecek?

Kontra sorular ise tabii ki mevcut:

  • Yazdıkları/konuştukları anlatmak istediğini karşılıyor mu?
  • Bunu yazdığında ne düşündüm/hissettim?

İş yönetimini sağladığımız Slack,Discord, Clickup vb. mümkün olan her an çevrimiçi olmak istediğiniz, ‘’Set yourself away’’ butonuna elinizin gitmediği ekipler ve ekip arkadaşlarıyla çalışabilmemiz her zaman mümkün-müş! Bu mümküniyeti, mecburiyet olarak gördüğümüzde inanın iletişim problemimizin çok büyük bir kısmını halledeceğiz.

Diğer yazılarda buluşmak dileğiyle, beklerim.

(Bu yazı ilk kez 21 Haziran 2021 tarihinde Medium’da yayınlandı.)

Paylaş:

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir